Keçe, hayvansal liflerden genellikle yünün ısı, nem, basınç altında, sabun, yağ, yardımıyla birbirlerine kenetlenmelerini sağlayarak oluşturulan dokudur. Kısaca bu yöntemin kullanılması ile çeşitli keçe ürünleri elde edilmesine de keçe sanatı diyebiliriz. Geleneksel yöntemin kullanılarak keçe elde edilmesine de geleneksel keçe sanatı diyebiliriz.
El sanatları içerisinde en eskilerinden olan tepme keçe sanatı Orta Asya’ya özgü göçebe yaşam biçiminin bir ögesi olarak gelişmiş ve yıllarca insan yaşam tarzının bir parçası olmuştur. En eski çağlardan beri Türkler, keçeyi çadırların ve arabaların dışında örtü, çadırlarının içinde yaygı ve kendi üzerlerinde de şapka, kepenek gibi giysi olarak kullanmışlar ve bu şekilde doğanın olumsuz etkilerinden korunmaya çalışmışlardır.
Diğer taraftan Göktürkler zamanında tepme keçeden yapılmış yaygılar kağanların tahta çıkış törenlerinde de kullanılmış ve tahta çıkacak kağan kendisine tabi beyler tarafından bir keçe yaygı üzerinde havaya kaldırılarak güneşin döndüğü yönde dokuz kez otağın etrafında döndürülmüştür. Böylece tepme keçeden yapılmış yaygılar bir hukuk ve devlet sembolü olarak da kabul edilmiştir. Yine Göktürkler döneminde keçenin kullanıldığı diğer bir alan kuklalar olmuş ve bu döneme ait hükümdar ve diğer kişilerin mezarlarında ölen kişinin tasviri olarak keçeden veya kumaştan yapılmış “tuli” adı verilen büyük kuklalara rastlanmıştır. Bazı Çin kaynaklarına göre de Göktürklerin tanrıların keçe ve deriden tasvirlerini yaptıkları ve bunların direklerde (âlem gibi) taşıdıkları belirtilmiştir. Göktürkler gibi Uygurlar da tepme keçeyi otağlarında, kağnılarında örtü, yaygı ve kendi üzerlerinde giysi olarak kullanmışlardır.
|